Gladyatörler çıktı meydane!

Spread the love
DOÇ. DR. Mehmet Ali ÖZBUDUN

Suriye nereye gidiyor?
Bölgeyi istikrarsızlaştıranlar, bundan sonra nasıl bir strateji izleyecek? Kimin?eli,?kimin?cebinde?
Mahalle kahvesinde çayını yudumlayan sade vatandaş, medyadan öğrendiklerini aktarıyor ve yorumluyor:
-Suriye, üç parçaya bölünecekmiş. Bu iş, bizi bozar!
Arkadaşı, taşı gediğine koyuyor:
– Bizi bozmayan iş var mı?
***
Suriye, gladyatörlerin kapıştırıldığı bir arenayı andırıyor. İhaleyi alan, gereğini yapıyor. Taşeronlar, kıyasıya çarpışıyor. Bilindiği gibi, gladyatörler kapışmaz, kapıştırılır! Gladyatörlerin görüş mesafesi, arena ve rakipleri ile sınırlıdır.
Osmanlı, kendi coğrafyasını gladyatörlere başvurmadan yönetebilmiş; meşruiyet sıkıntısı çekmemiş. Ne var ki, şimdilerde işler çok farklı.
Ekiyorlar, büyütüyorlar ve biçiyorlar. Saddam eken, “saddam” ; Kaddafi eken, “kaddafi” biçiyor. “Ne ekersen, onu biçersin!” düsturu, hayatın her alanında geçerli. Misyonu bitenler, tasfiye ediliyor.
***
Görülen lüzum üzerine, küresel toplum mühendisleri devreye giriyor. Ne zaman, nerede ve nasıl bir yangın çıkarılacağına karar verebiliyorlar. Kundaklama ve söndürme operasyonlarının ideolojileri, yazılımları, donanımları, taşeronları ve figüranları var.
Emperyalizm, ülkeleri yöneten “işbirlikçi monarklara ya da diktatörlere” geçmişte şu mesajı çok net bir biçimde iletmiş:
-Bu ülke, sizden sorulur; Siz de, bizden sorulursunuz. Anlaştık mı?
Suriye’yi bölerken de, aynı mesajı iletecekler.
Netice itibariyle..
Orta Doğu coğrafyasının, “emperyalizmin laboratuarı ya da akvaryumu” gibi kullanıldığını söylersek, abartmış olmayız.
***
Peki, bu kargaşadan ülkemizin payına ne düşer?
Bizim coğrafyamız, “jeopolitik ve jeostratejik at sineklerinin” üremesi bakımından son derece mümbit bir ortam. Biri iniyor, diğeri kalkıyor. At sinekleri, Ankara’yı sürekli sortiliyor.
Bir takım sınır ötesi kaşıntılar, sınırlarımıza dayandığında “zınk” diye durmuyor. Yapılması gerekenleri, “yap-işlet-devret” modeliyle halledemiyoruz. İçeriyi düzeltmek, bize düşüyor.
Dolayısıyla..
-Hindi gibi kabarıyor, yay gibi geriliyoruz.
Galiba, bize dayatılan rol de bu.