Sanayicilerimizi bankaların insafına terk etmeyelim

Spread the love

Konfeksiyon yan sanayi sektörü, on yıllardır üretim gücü, teknik bilgi ve birikimi, teknolojik altyapısı ve ürün çeşitliliği ile dünya ölçeğinde ilk üç içerisinde yer almakta. Bu güç ülkemize doğrudan istihdam, üretim ve ihracat olarak yansırken aynı zamanda ülkemiz hazır giyim sektörünün de üretimine ve ihracatına önemli katkılar sunuyor. Geçmişi uzun yıllara dayanan böylesine kilit bir sektörün geleceğe daha güçlü bir biçimde taşınması ülkemiz açısından her anlamda değerli. Ancak sektörümüzün yaşadığı güncel sorunların da ivedilikle çözülmesi elzemdir. Özellikle son dönemde bankaların genel tutumu işletmelerimiz açısından sancılı ve sorunlu bir döneme işaret etmekte. Makina ve bina yatırımlarını öz sermaye kaynaklarını kullanarak gerçekleştiren firmalarımız pandemi sonrası Çin’in tekrardan oyuna dahil olması ve  Avrupa’da yaşanan kısmi resesyonun etkisiyle birlikte durağan bir döneme girmiş oldular. İşlerde yaşanan bu azalma kısa vadede firmalarımızı istem dışı darboğazlara itebilir. Özellikle kamu ve özel bankaların kredi kullandırmaktan kaçınmaları, kredi vadelerinin fazlasıyla daralması ve oranların günbegün artış göstermesi olası krizlere kapı aralayabilir. Genel finansal yapılarını sürdürme eğiliminde olan şirketlerimiz maalesef kullandıkları kredi karşılığında hesaplarında mevduat tutma zorunluluğu, makul oranlı ama yüksek komisyonlu kredi paketleri ve krediyle birlikte ek ürün satın alma mecburiyeti gibi dünya finansal literatüründe yeri olmayan absürt uygulamalara maruz bırakılmaktalar. Ancak unutulmamalıdır ki, süreci atlatabilme adına bu mantıksız taleplere göz yuman şirketlerimiz el yordamıyla suni bir krize itilmektedir. Kredi vadelerinin 6 ay hatta yer yer 3 aya düştüğü bir dönemde sektör firmalarımızın finansal yapılarını koruyabilmeleri öz sermayeleri ne kadar güçlü olursa olsun kolay olmayacaktır. Bu konuda gerekli reformların ivedilikle hayata geçirilmesi önemlidir. Halihazırda düşük döviz kurlarının yanında enerji ve işçilik gibi artan Türk Lirası maliyetleri yüzünden ihracat pazarlarında rekabet avantajını yitiren firmalarımız en azından finansal anlamda sorun yaşamamalılar. Zamanın aleyhimize işlediğinden hareketle özellikle KGF paketlerinin daha yoğun ve efektif bir biçimde sahaya sürülmesi çağrımızı yineliyoruz. Aksi durumda yaz dönemiyle birlikte maalesef hiç istemediğimiz işten çıkarmalar olasıdır ki bunun da yüksek asgari ücret dolayısıyla kıdem tazminatı yönünden şirketlerimize ağır bir yük getireceği aşikardır. Bu vesileyle Ramazan Bayramınızı kutluyor, ülkemize barış, huzur ve refah getirmesi temennisiyle saygılar sunuyorum.